20 Mayıs 2012 Pazar

Dost

Unut her şeyi ey dost,
Yaralar beni her göz yaşın,
Gözünden düşen her damla içime işler,
Her damla içimden bir şeyler koparır sanki,
Ağlama ey dostum..
Yaralar beni senin üzgün çehren,
Yaralar beni içindeki yalnızlıkların,
Oysa yanında ben varım,
Ben ve benim umutlarım var ikimize de yetecek
Yalnızlık yaşanmaz yanında biri varken
Yükünü paylaşacak varken
Taşınmaz bir başına
Sevme kimseyi kendinden çok ey dost
En sevdiklerin bile bırakıp gidecekler bir gün seni
Toprak olacaklar 
Her yağmur yağdığında içine çektiğin 
O koku olacak mis gibi
Bakma sen hepimiz yorgunuz bu fanilikten
Hepimiz kızgınız birilerine ve bir şeylere
Ve hepimiz mutlu olmak istiyoruz
Bir gün ve bir şekilde
Umut ediyoruz iyi şeyler olsun diye
Ve umut etmeli insan her daim
Zor olsa da dayanmalı her şeye
Kadim dostum, can dostum, canımın ta içi..
Sen ağlama bırak yağmurlar yağsın gözyaşı misali
Bırak onlar ağlasın senin yerine
Sen güneşe bak her doğuşunda
Ve her doğuşunda umut dolsun içine
Bir bir artsın mutlulukların
Gülsün yüzün 
Ve gözlerin ışıldasın karanlıkta bile
Aydınlatsın her bir yanı
Biter bir şeyler ve yenileri başlar sonra
Kalbinin kapıları kapanır açılmaz sanırsın bir daha
Gözlerin bakmaz olur etrafa
Ne sen sensindir ne de sen bir daha sen olabilirsin
Bilirsin geri gelmeyecek geçen zaman
Keşke diyeceksin belki de ben gibi
Keşke diyecek ve üzüleceksin belki de
Ama düşüneceksin sonra ve anlayacaksın
Anlayacaksın ki her yaşanmışlıkların bir nedeni var
Anlayacak ve ağlamayacaksın artık
Bir nedeni var diyeceksin boşuna yaşanmadı bunlar
Üzülmemeli sevinmeliyim diyeceksin belki de
Yaşadın..sonra okudun fermanını hece hece,
Okudun yok oluşlarını, çırpınışlarını..
Ağladın gecelerce
Yanağından akan gözyaşlarını hissettin 
Yanağından süzülüşlerini gördün
Her damla kopardı belki de senden bir şeyler
Ama hayatın amacı ne diye sor kendine
Sadece para kazanmak ya da ev bark sahibi olmak mı sence
Yoksa doyasıya gülmek, eğlenmek mi
Ne para kazanmak ne de eğlenmek amaç
Amaç sevmek ve sevilmek
Sevmek, sevilmeyeceğini bile bile hatta
Sevmek delicesine hiç kopmayacakmış gibi
Sevmek hiç gitmeyecekmiş gibi
Sevilmek, sahiplenmek birilerince
Ait hissetmek kendini
Göçmen kuşluktan azat olmak
Konmak bir deli yüreğe
Sevmesen de sevilmek birilerince
Ey dost gel etme kıyma bana
Kendine kıydın hadi bana kıyma diyorum sana
Kıyma bana üzme artık kendini
Dayanmalısın her şeye rağmen bu hayata
Dayanmalı ve hatta sabretmeli
Ah dostum benim..
Etrafına baktığında göreceksin her şeyi
Aslında hiç bir şeyin nedensiz olmadığını
Öyle bir bağ var ki aramızda
Elbet  kötülükte iyilikte dönüp dolaşıp gelecektir bize
Ve tekrar diyorum sana 
Bırak her şeyi olduğu gibi
Yükünü teslim et diğerlerine
Akışına bırak her şeyi
Elbet dönecektir ah dediklerin sana 
Ve elbet dönecektir gidenler geri
Başka suret başka koku başka ten..
başka tını olsa da o seste..

Narin yürekli, ince fikirli canım dostuma ithafen...



12 Mayıs 2012 Cumartesi

Anne

    Gideni beklemek ne zor şey ve gideni duyulan hasreti iliklerinde hissetmek.. Ne zor geleceğini bile bile sanki hiç gelmeyecekmiş gibi hissetmek.. Öyle gitmeler vardır ki hayatın kararır, her şey sana renksiz gözükür adeta. Kendini bilemezsin; neydin , ne oldun ve ne olmak istiyordun. Bazende o gitmeler bir kurtuluştur adeta. Kafesinden salıverilmiş bir kuş misali özgür hissedersiniz kendinizi. Üstünüzden koca bir yük  kalkmıştır. Zordur her gidiş ve bekleyiş..
   Babamı beklerdim ben her zaman. Seferinden dönsün ve kucaklasın beni diye beklerdim usanmadan. Her gün sorardım anneme ne zaman  gelecek babam diye. Çocukluk işte sorardık böyle ve annemin işini zorlaştırmaktan başka bir işe yaramazdı bu sorular. Çünkü her soru ona yalnızlığını hatırlatırdı ve çocukları için hayatla tek başına mücadele etmesi gerektiğini. Dayanmalı ve direnmeliydi her şeye tek başına.
   Sonra ben büyüdüm, her şey büyüdü ve yine bekledim babamı. Beklemekten usanmadan hem de. Ama ne o gelecekti ne de sarılacaktı bir daha kızına. Yağmur yağarken o içime çektiğim mis gibi toprak kokusuyla bürünmüştü her bir yanı. Dayanmalıydık, hayatın tüm zorluklarına. Tabi en çokta annem. Ama biliyorduk yalnızlık ne demek az da olsa. Alıştırmıştı bizi babam her gitmelerinde yalnızlığa. Ama hiç gelmeyeceğini bilmek acıtıyordu işte yine de içimi. Acıtıyordu annemin gözlerinden akan her damla. Çocuktuk anlamazdık o zamanlar ölmek nedir? Annemizin gözünde bir damla gözyaşı görmek yeterliydi bizler için. Hayat arkadaşının gittiğine mi yanmalıydı, iki çocukla bir başına kaldığına mı? Kim destek olacaktı ona? Neyi, nasıl yapacaktı?
    Sonra büyüdüm. Ama unutmamalıydım sorumluluklarımı ve yükümden asla şikayet etmemeliydim. Annem hem baba hem anaydı artık bize. Nasıl dayandı yüreği bunca acıya bilemez kimse. Çocukları için bu kadar fedakarlık yapan bir anadır ancak. Yeri gelir temizlikçi olur evinde ana ,yeri gelir doktor. Ne o ne de  bu , anadır o. Yapması gereken işler , geçindirmesi gereken bir ev ve bakması gereken çocukları vardır onun, içindeyse kabuk bağlamış yaralar.

Her zorluğa çocukları uğruna dayanan anam..

İyi evlatlar yetiştirdin bilesin, yüreğin ferah olsun..

Gönlün huzurlu olsun.. Gülücükler hiç eksilmesin çehrenden..

Gözlerinin içi gülsün her daim..

Gülen yüzün, gören gözün her zaman gülsün..

Sen gül ki her bir yan güller açsın..

Sen gül ki her taraf aydınlansın, en ufak bir karartı kalmasın etrafta..

Sen gül ki gülsün yüzümüz..

Annem, anam..

Anneler günün kutlu olsun..

~Kızçen~

7 Mayıs 2012 Pazartesi

masum


Masumiyet
Saflık
İçinde ne bir kin
Ağzında ne de kötü bir söz
Bakışları anlatır her şeyi
Anlatırlar her şeyi o gözler
Tüm sırları ve yalanları
Kandırdın mı sanırsın herkesi
Oysa ne de çok yanılırsın
Aslında sadece kendini kandırırsın
Doğruluk varken yalanlar niye
Mutlu olmak varken birbirini incitmek niye
Güler yüzlü olmak varken asık suratlı olmak niye
Niye niye niye...
neden
neden
neden




2 Mayıs 2012 Çarşamba

Diren

         Bazen sıkılır içimiz nedensiz yere, bazen ise olmadık yerde bir sevinç kaplar içimizi. Ne neden sıkıldığını ne de neden sevindiğimizi bilebiliriz. İnsan hükmedemiyor bazen kendine. Çoğu zaman hükmedemiyor ya o da ayrı mesele.
       Kendimize hükmetmek ne kadar da zor hele de duygularını kontrol edemeyenler için. Birine kızdığımızda hemen ağzımıza geleni söyleriz bazen,karşımızdakinin üzülüp üzülmeyeceğini düşünmeden. Tabi kızmakta gerekmez bazen bir insanı bilmeden sarf ettiğimiz bir söz kırmaya yeter onu. Ne biz farkına varırız kırdığımızın ne de o belli eder kırıldığını. Bir an gelir o yaranın kabuğu tekrar deşilir ama bu sefer çok acı verir. Kontrol etmeli insan kendine, hükmedebilmeli.. Kendini kontrol etmeyi öğrenebildi mi bir insan neler olmaz ki?  Hani annelerimiz babalarımız derler ya büyüdü kocaman oldu benim oğlan ya da kız. Böyle demelerinin bir anlamı da artık kendini daha iyi kontrol edebiliyor kızım ya da oğlum. Her şey zor bilemeyen için. Bilinmeyenden korkar insan. Korkular üstüne gidilmedikçe yenilmezler. O yüzdendir ki üstüne gidilmelidir korkuların ve başarının zevkine varılmalıdır. Nasıl yaparız başarırız bunu diye soracak olursanız size özlü bir söz söylemek isterim "kelin dermanı olsa başına sürermiş"..
       Her şey insanın  kendi gibi olmasıyla başlıyor. Nasılsan öyle davranmalısın insanlara. İşin düşünce yüze gülen sonra da ardından konuşan biri olmamalı insan. Ne biliyim bir insanı arkadan kötüleyip kötüleyip sonra da yüzüne gülüp canımlı cicimli konuşmamalı. Yani insan önce insan olmalı. Kendini başka şeylere benzetmemeli hareket ve sözleriyle. Herkes facebook ya da twitter gibi paylaşım alanlarında onca şey yazıyor. Ünlü insanların, zamanın düşünürlerinin sözlerini paylaşıyorlar. Paylaşanlar da o paylaşımla ilgisi olmayan insanlar. Yani şunu demek istiyorum, örneğin yalan söylemeyin diyor ama kendi yalancının teki. Ağzımızdan çıkan sözlerden, hareketlerimizden sorumluysak ilk başta birine ya da birilerine bir laf derken düşünmeli ben böyle yapıyor muyum diye.

İşin özü:

       Umurunda değil insanların artık hiçbir şey. Her şeye o kadar çok duyarsızlaşmışlar ki siz ne derseniz deyin bir özür dahi dilemiyorlar. Sonra da güvenmek hak getire.

Ya onlara benzeyip boş vereceğiz her şeyi ya da direneceğiz her şeye direndiğimiz gibi. Gördüğümüz dağlar gibi üzerimize kar da yağsa yağmur da, çığ da düşse direneceğiz yıkılmadan, ayakta dimdik.
   
      İnat böyle insanlara, inat tüm zorluklara, inat tüm haksızlıklara, inat hayata...