18 Nisan 2012 Çarşamba

Güven

Güven, güven, güven...
Annene ,babana ,kardeşine ,ailene ,çevrene ,insanlara güven...
Hazır yiyecekler aldığımız marketlere güven, dışarıda yemek yediğimiz restaurantlara güven...
Her şeye güvenmek istiyoruz ama bir şekilde o güvenimiz sarsılıyor.

Değil sevdiğimize güvenmek artık babamıza bile güvenemiyoruz bu devirde. "Babana bile güvenme" lafını doğruluyoruz artık.

Bu yazıyı yazmakta ki amacım son zamanlarda "şu marka da şu madde yüzünden insan sağlığına zararlıymış ", "şu madde bulunan yemekleri tüketmeyin, şu zararları var, şu markalarda var"... bu şekilde uzunca yazılar yazılmaya başladı.

Hayat güven duyulmadan yaşanabilir mi?
Güvenmediğimiz birini karşımıza alıp dahi konuşur muyuz?
Ya da ne bileyim güvenme duygusu gereksiz bir duygu mu?

Bana sorarsanız eğer...

Güven sevmekten önce gelir. Bir bebek doğduğunda tek başına kalsa nasıl yaşar. Ne kimseyi severek doğar ne de daha sevmek nedir bilmez. İlk öğrendiğimiz şey güvendir. Doğarız ve annemizin ,babamızın güvenli kanatları altında yaşarız. Yavaş yavaş anlarız ki ilk başta güvenmeli, sevmeden önce.
Bir düşünün bir insanı güvenmeden nasıl sevebiliriz. 
Olmaz.
Olamaz.

Güvenmek zor mesele...
Hele bir de insanlara olan güvenin sarsılmışsa bir kere...
Ne kadar denersen dene olmaz...Bir türlü sarsılmaz güveni bulamazsın yeniden.

En sevdiğin insan seni bırakmışsa, üzmem demesine rağmen üzmüşse seni, ayrılamam senden deyip ilk giden o olduysa biter orada güven..
Eksik bir duygudur artık sizde güven.

Yaşanmıyorsa güvensiz, hayatta yaşama isteği bırakmıyorsa...
Her tuttuğunuz dal elinizde kalıyorsa...
Yediği içtiği şeylere bile güvenemiyorsa insan...

Hayat bu deyip boş mu vermeli yoksa hayatı mı boş vermeli?

Her şeye rağmen güvenmeli mi yoksa artık her şeye güvenmeden mi yaşamalı?



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder