17 Mart 2017 Cuma

Bebiş geliyor!

 
Bunu diyeceğim hiç aklıma gelmezdi. Yani bunu demek için daha beklerdim sanırım. Ama insan düşününce neden bekleyelim ki diyor. Neden dünyaya senden ve sevdiğinden bir parça getirmeyesin. Hem de yeterli enerjin, yaşama sevincin varken hala... hele ki böyle bir dünyada!
    İlk zamanlar çok garip duygular içerisindeydim. Sanırım anne olma fikrine henüz tam alışamamıştım. Ne yani şimdi ben de "düşme dikkat et!", "yanına şunu da al bakayım, lazım olur", "paran var mı", "arkadaşının saçını çekme evladım!" gibi cümleler mi kuracağım? Çok garip... Karnınızda bir canlının olması fikri bunu yaşamadan anlayabileceğiniz bir şey değil. O yüzden babaların evlat sevgisini hemen algılaması zor gerçekten, onlara hak veriyorum şimdi. Tabi ki anne adayları da ilk başta karnındaki minik mucizenin farkına varmıyor, onu hissedemiyor ama hormonlarla ve vücuttaki değişimle yavaş yavaş farkına varır hale geliyor. Ne zaman ki minik mucize tekmeleye başlıyor o zaman her şey değişiyor. İçinizdeki o sevimli minikle tekmeleri ile iletişim kuruyorsunuz. Bugün az tekmeledi ya da bugün bir türlü durmadı çok hareketli diyorsunuz.
    Hamile olma ve baba olma fikrine alışan anne baba artık bebğin cinsiyetini öğrenmek istiyor ya da kalsın süpriz olsun diyen de var. Biz öğrenmek isteyenlerdendik. Ama tabi bunu öğrenmek için biraz zaman geçmesi gerekiyordu. Tabi eskisi gibi değil artık sistem. Cinsiyeti öğrenmek için 3 ay beklemenize gerek kalmıyor. Bebekte erken dönemde fark edilebilen down sendromu için bazı testler yaptırmanız gerekiyor. Bunun için ikili, üçlü, dörtlü tarama testleri yapılıyor. Ya da bunlarla uğraşmak yerine hiç beklemeden ve tek seferde yapılan, %99 doğru sonuç veren bir kan testi yaptırıyorsunuz. Biz Prenetal test yaptırdık. Benden kan alındı ve alınan kan aynı gün içerisinde özel bir kargo ile Almanya'ya gönderildi. Oradaki 2 haftalık incelemeler sonrasında size hem telefon ile hem de yazılı olarak sonucu bildiriyorlar. Tabi sizle konuşmadan önce ilk doktoronuz ile iletişime geçiyorlar. Bizi aradıklarında herhangi bir sorun olmadığını söylediler. Ancak "cinsiyeti nedir?" sorusuna bir cevap alamadım onlardan. Bu bilgiyi doktorumuza söylemişler, o bize söyleyebilirmiş ancak (pes doğrusu! ne gerek var bu kadar teferruata diyor insan). Cenin henüz bir hücreyken annede yerleştiği tarafa göre doktorlar cinsiyet tahmininde bulunabiliyorlar. Mesela solda yerleşmişse o zaman doktorunuz size %51 olasılık ile bir erkek bebeğinizin olacağını söyleyebiliyor. Biz de öyle oldu ve açıkcası üzüldüm. Yani tabi ki sağlıklı doğsun yeter ki, erkek mi kız mı çok önemli değil ama ben her zaman kızların evde büyük olmasını isterim. Eğer ondan sonra ona bir kardeş gelirse ve bu bir erkek olursa ona baskı yapmasın diye. Malum Türk milleti abilerin kız kardeşleri üzerinde baskı yapmasını normal karşılıyor (içimdeki feminisit duygular kabardı bak yine) . Eşim de kız çocuğu istiyordu ki bu benim için bulunmaz bir nimetti. "Erkek adamın erkek evladı olur" kafasında biri olmadığını biliyordum ama insan yine de emin olamıyor tabi. Doktorun "bir KIZINIZ olacak" demesi ile ikimiz de rahatladık ve çok ama çok mutlu olduk. Kızımızın olacağını öğrendikten sonra bunu tüm aileye haber verdik tabi :)
    Artık rutin kontroller, kan testleri, tetanos aşısı, şeker yüklemesi, kıyafetleri, yatağı, bezi felan derken bu günleri gördük çok şükür. Yaklaşık 13 haftamız kaldı geriye ve ben olabildiğince sakin olmaya, arkadaşlarımla vakit geçirmeye, işimle ilgilenmeye, spor yapmaya, sağlıklı beslenmeye çalışıyorum. Henüz yolun başındayken anne olmakla ilgili olarak heyecanlı olduğumu söyleyebilirim. Çocuklar bir şekilde büyüyorlar ama bakalım sağ salim istediğim gibi bir birey yetiştirebilecek miyim? Şuan beni asıl düşündüren mesele bu zaten. Eğitiminin en iyi şekilde olması bence çocuklarımıza verebileceğimiz en büyük miras. İleride ona verdiğimiz mirası ya har vurup harman savurur ya da zenginliğine zenginlik katıp etrafına ışık saçan biri olur. Her şey onun elinde...
    Yazıma son vermeden önce şunları da belirtmek isterim ki hamilelik beklediğim kadar zor bir süreç olmadı. İlk 3 ay mide bulantısı ve sık sık tuvalete gitme ihtiyacı dışında herhangi bir zorluk yaşamadım. (Tabi biraz bel ağrım da vardı ama sanırım bu benim ters bir hareket yapmamdan kaynaklandı. Uzunca bir süre geçmedi.) Zaten istediğiniz her şeyi yapabiliyorsunuz bu süre içerisinde. Henüz bir hücre olan bebek sizi pek bir zahmete sokmuyor. Ne fazladan yemenize gerek var, ne geceleri "ayy sırt üstü uyuyakalmışım" gibi bir korku yaşıyorsunuz ne de ayakkabınızı bağlamakta bir sorun yaşıyorsunuz. Her şeyi yapabilirsiniz. Orta 3 aylık dönem hamileliğin balayı dönemi olarak geçiyor. Buna yüzde yüz katılıyorum. Çünkü yine harketlerinizde bir kısıtlama olmazken, yemenize dikkat etmeniz gerekiyor ancak iştahınız yerine geldiği için sabahları yaşadığınız mide bulantılarınız olmuyor. Son 3 aylık döneme yeni girmiş biri olarak durumun tam farkında olamıyorum ama tahminim zor geçecek. Ellerde ve ayaklarda şişmeler, sürekli midemin yanması, bel ağrısı, karnım şiştiği için ayakkabılarımı bağlayamamam, sık sık tuvalete gitme ihtiyacı gibi sorunlar yaşamaya başladım bile.

Anne olmak kolay değil diye boşuna demiyormuş anacıklarımız :)

"Dünyayı hiç değilse bir günlüğüne allı pullu bir balon gibi verelim oynasınlar oynasınlar türküler söyleyerek yıldızların arasında dünyayı çocuklara verelim kocaman bir elma gibi verelim sıcacık bir ekmek somunu gibi hiç değilse bir günlüğüne doysunlar dünyayı çocuklara verelim bir günlük de olsa öğrensin dünya arkadaşlığı çocuklar dünyayı alacak elimizden ölümsüz ağaçlar dikecekler"

Nazım Hikmet Ran

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder