28 Haziran 2012 Perşembe

Dost diye diye

Her güzel şeyin bir sonu var demişler. Bir gün her şey bitecek. Bir bakacağız doğduğumuz yerden çok uzakta, çocukluğumuzda kalan yüzlerden uzakta belki nice dert ve hayal kırıklığı yaşamış, bir o kadar yorgun, bitkin, bıkkın bir halde olacağız.

Bitsin istemeyiz çoğu şeyi. Hep aynı kalsın her güzel şey. Güzelliğimiz gitmesin isteriz örneğin. Gitmesin elimizdeki o masum çocukluk hallerimiz deriz, hep çocuk kalmak isteriz. Yaşımıza bakmadan belki de çocukça davranırız bazen ve bu komik gelir insanlara. Neden mi çünkü biz büyümüşüzdür ve artık çocuk kadar saf değilizdir dolayısıyla bizden ona göre davranmamızı isterler. Oysa yaşamalıdır herkesin içinde küçük bir çocuk. Arada değil mümkünse her zaman çıkmalı gün yüzüne ve dilediğince eğlenmeli özgürce.

Bir gün ...
Bittiğinde her şey...
Kalbimizde hissettiğimizde o boşluğu..
Aklımızda tek bir anı bile kalmadığında..
O zaman yok olacağız bu hayattan..
Ve o zaman bitecek her şey..

İnsan ölümlü olduğunu kabul etmek istemez. Ölümlü olduğunu düşündüğü her an bir hüzün kaplar içini. Bitmesin ister hayatı. Gitmesin ister arkadaşları, eşi, çocukları, babası, annesi... Ama olmuş ile ölmüşe çare bulunmaz derler. Çaresi yoktur ölümün işte..

Dostlara gelelim şimdi.. Ya da dost bildiklerimize. Bildiklerimize diyorum çünkü dost gibi gözükürler ancak senin hiç beklemediğin bir anında bir çıkarlarını, ikiyüzlülüklerini yakalarsın. Ona verdiğin değeri o sana vermez. Başka birini bulur sana dost olmayacak birini hem de. Dostun dostu dostun olmalı. Ama bazen olmaz bu işte. Olmaz ve üzülürsün, hata ararsın kendinde. Acaba nerede ne yanlış yaptım da beni kendine dost görmedi diye. Bakarsın, eskisi kadar içten olamazsın bir türlü. Görmüşsündür yine değer verdiklerinin aslında ne kadar da değer verilmeye layık olmadıklarını. Seni asıl üzen aslında dostunu başkasının alması mı, yoksa dostunu dost bilip onun seni dostu bilmemesi mi? Gelmeler ve gitmeler içinde kendini kaptansız bir gemi gibi hissedersin, çalkalanır durursun.. Dinlenip huzur bulduğun o engin bildiğin ormanda başkaları da vardır. Yalnız bildiğini zannedip aslında olmadığını anlamak... Hem de sadece öylesine bir orman gezintisi sırasında... Ama naparsın işte ey dost! Sende bitersin, gidersin bir gün, her görünen, hissedilen şey gibi. Ey dostun dostu! Sanadır son sözüm.. İyi bak dostum saydığıma. O ne bana yar etti kendini ne bir başkasına, sadece sana geldi hesapsızca....

Ya gördün mü işte.. olmadı buda.. Gönlüm! istedin kendine bir dost ama neyleyelim olmadı işte.. Bitecekti zaten üzülme. O zaman boş ver sende.. Boş ver ki için keder değil mutluluk dolsun ve öyle yum gözlerini bu hayata..
Bu rüyalar dolu ormana...

Ne yapalım be gönlüm,
Olduğu kadar; olmadığı "kader"

~Şems-i Tebrizi~

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder