25 Haziran 2013 Salı

Mezunumda mezunum

    Hazır mezun olmuşken 4 yıl boyunca yaşadıklarımı hoş bir sohbetle sizlere anlatmak istedim.

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi'ne gelişim tamamen şans eseriydi (ki bu durum Çanakkale'ye gelenlerin %90'ın da böyledir). Ne de olsa bu kadar puan almadım gelmez deyip yazdığım tercih bana her zaman gidip görmek isteyipte göremediğim Çanakkale'nin kapılarını bana açtı. Beklediğim İstanbul gibi kocaman bir şehirken küçük bir şehir çıkması beni şaşırtmıştı ama ne de olsa bende Fethiye'den geldiğim için şehre ısınmak çok zamanımı almadı. Çanakkale'ye gelenler bilirler her yere yürüyerek gidebileceğiniz, havası temiz bir şehir.

    İlk senemde hafızama kazınan ders tartışmasız Algoritma dersidir. Her hafta sınav olup 90'lara 100'lere alışmış ve liseden yeni çıkmış biri olarak sınavlardan 1 almak acı vericiydi. (bir ya da iki kere 100 almışlığımda yok değil şimdi ama pek göze batmıyorlardı :) ) İkinci sınıftaysa yok ödev yetiştireyim, yok proje derken geçip gitti. Ama bu koşuşturmaca öyle hoştu ki. Bir gün yurttan çıkmasam kendime hayret edip, yapılacak kesin bir şey vardı ve ben onu unuttum derdim. Bu iki seneye zor diyen ben üçüncü sınıfa tahmin edersiniz ki yok artık, bu kadar da zor olamaz dedim. Ama anladım ki son sınıf onun kat be kat daha zoruymuş. O yüzden şimdi "son sınıf olmak nasıl bir duygu" diyenlere "şimdi zamanınız varken gezin dolaşın bizim gibi yapmayın sonra ne İntepe'yi ne Güzelyalı'yı ne de Bozcaada'yı görebilirsiniz" dedim. İnanmayacaksınız belki de, ki bunu duyanların çoğu başta inanamadı, İntepe'yi son sınıf bitti öyle görebildim. Yani bizim için bir yeni kordon bir çarşıya gidip gelmek yetiyordu. Her neyse üçüncü sınıf geçmişte gezememenin pişmanlığının yanında daha fazladan ne öğrenebilirim ile geçen bir sene olmuştu. Son sınıf ise gerçekten anlatılmaz yaşanır. İnsanın gözü artık etrafı görmek yerine sadece şu dersleri, projeleri vereyim, şu çeviriyi yapıp sunumu yapayımla geçiyor. Ama bir yandan da gidiyorum sevdiklerimle daha fazla vakit geçirmeliyim diyor insan. Her şeye bir gün bu yollardan geçemeyeceğim, bir daha bu musluktan su içemeyeceğim, bir daha bu boğazı göremeyeceğim, bir daha bu insanları göremeyeceğim gözüyle bakar hale geldim.

    Ben Çanakkale sevdalısı oldum çıktım bu son dört yılda. Karşıma çıkan insanlardan mıdır, havasından suyundan mıdır bilinmez kanım ısındı bu Çanakkale'ye. Eski evlere baktığımızda bu evde neler neler yaşanmıştır deriz ya, bende her taşına baktığımda bu şehrin neler neler yaşadım buralarda diyorum. Ne de çok güldüm, eğlendim, sevindim. Hatırlananlar hep güzel anılar...
    Mezun olduğuma sevinip buradan ayrılacağıma üzülüyorum. Her ayrılış bir kavuşma. Buradan ayrılıp evime kavuşacağım.
    Aklıma şunu da anlatayım, bunu da anlatayım diye çok şey geliyor ama buraya yazmakla bitmez. Dilime o kadar şey geliyor ki söyleyipte yazamıyorum buraya.
    Neyse gidiyorum Çanakkale'den dediysem temelli gitmiyorum. Geri gelmek için bir çok nedenim var buraya. Fırsat buldukça geleceğim, hasret gidereceğim bir güzel, sonra geri döneceğim.

    Veda etmek her zaman benim için çok zor olsa da şimdilik veda ediyorum Çanakkale'ye.

    Bu şarkıyla yazımı sonlandırmak isterim http://www.youtube.com/watch?v=KRf89saSIco

Hoşça Kalın :)